Köpeklerde Ağız İçi Tümörleri ve Belirtileri

Yazar:

Köpeklerde ağız boşluğunda yerleşen ve iyi veya kötü huylu olabilen çeşitli ağız içi tümörlere sıklıkla rastlanılmaktadır. Köpeklerde ağız içi tümörleri, özellikle de kötü huylu olanları, tüm vücutta gelişen tümörlerle kıyaslandığında, dördüncü sırada yer almaktadır. Meseleye bu açıdan bakıldığında oldukça yaygınmış görünse de aslında köpeklerde şekillenen ağız içi tümörlerin yaklaşık olarak % 5 inin kötü karakterli tümörler olduğu bilinmektedir.

Köpeklerde, belirgin şekilde nefesin kokması, ilerleyen zamanda yutma güçlüğü, gözle görülür bir salya artışı, ilerlemiş vakalarda ağzın kapatılamaması, çiğneme güçlüğünün yanı sıra yüz bölgesinde şişkinlikler veya simetrinin belli belirsiz bozulması gibi spesifik olmayan klinik bulgularla ortaya çıkan bu tümörlerin kliniksel başlangıçları, biyolojik davranışları ve tedavileri birbirinden farklılık gösterir.

Ağız ve yutak boşluğunda şekillenen tümörlerin sık olarak görüldüğü veya ırk olarak daha yatkın olduğu bilinen köpek ırkları arasında, Golden Retriever, German Shorthaired Pointer, Weimaraner, Saint Bernard, Boxer ve Cocker Spaniel sayılabilir. Ancak bu ırkların dışında tüm ırklarda da görülebilen ve genellikle ağız içi veya diş etlerinde yerleşmesi ile bilinen bu tümöral oluşumlara karşı, cinsiyete bağlı olarak gelişen bir yatkınlık da söz konusudur. Özellikle iri ırk erkek köpeklerin, dişilere oranla bu tür tümörlere karşı çok daha yatkın olduğu bilinen bir gerçektir.

Köpeklerde Ağız İçi Tümörleri ve Belirtileri

Ağız da şekillenen tümöral oluşumlar değerlendirilirken, iyi veya kötü huylu, sınırlı ya da yayılmacı karakterli olarak sınıflandırılabilir. Metastazlar genellikle çene, boyun ve yutağın arkasında yer alan lenf düğümlerinde görülür. Gerek iyi huylu ve sınırlı, gerekse kötü huylu ve yayılmacı olsun, her durumda ağızda şekillenen tümörlerin ilk etkisi olarak çiğneme ve yeme bozukluğu göze çarpar. Yine her iki durumda da artan bir iştahsızlık, giderek hızlanan bir kilo kaybı ve ilerleyen aşamalarda ise aşırı zayıflık (kaşeksi) gibi daha ciddi sorunlara neden olabilir. Eğer tümör yayılmacı karakterli ise en çok metastaz yaptığı ikinci organ akciğerdir. Eğer bu durum gerçekleşmiş ise bu kez öksürük ve solunum güçlüğü gibi belirtiler de var olan klinik bulgulara eklenebilir. Bu tür metastaz yapmış olgularda tedavinin başarı şansı daha düşük olabilir.

Çoğunlukla orta yaşın üzerindeki köpeklerde görülen ağız içi tümörleri, tümörün türüne bağlı olarak nadiren de olsa daha genç köpeklerde de görülebilir. Örneğin squamatöz cell carsinoma bir yaşından küçük köpeklerde de görülebilmektedir.

köpeklerde ağız içi tümörleri ve belirtileri
Köpeklerde ağız içi tümörleri her zaman kötü sonuçlar doğurmasa da mutlaka zamanında fark etmek ve tedaviye başlamak büyük önem taşımaktadır. Bu tür problemlere karşı hazırlıksız yakalanmamak için köpeğinizi en az ayda bir bu tür olasılıklara karşı gözden geçirmelisiniz.

Köpeklerde Ağız İçi Tümörleri ve Çeşitleri

  • Malignant Melanom

Genellikle orta yaş üzerindeki erkek köpeklerde görülür. Hastada göze çarpan lezyonlar tipik olarak siyah veya kahverengi pigmentli görünümde, parlak ve tek başlarına bulunan kitleler halindedir. Genellikle mukoza ile çok sıkı bütünleşmiştir. Ağız içinde belirli bir noktada yerleşim söz konusu değildir ve ağız içinde her hangi bir yerde olabileceği gibi yutak bölgesinde görülebilir. Ancak öncelikli olarak diş eti, daha az olarak da yanak ve dudak mukozaları en yaygın görüldükleri yerlerdir.

Malignant Melanomlar maalesef kemik dokuya doğru yayılma eğilimi gösteren ve aynı zamanda metastaz yapabilme kapasitesinde olan kötü huylu ağız içi tümörleridir. Tümörün metastazları özellikle lokal lenf düğümlerinde ve akciğerlerde olmaktadır. Ortaya çıkan metastazik yayılımlar ve yanı sıra ortaya çıkan ikincil sorunlar ölüme neden olabilmektedir. Bu tümör türü çoğunlukla Poodle, Dachshund ve Golden Retriever cinsi köpeklerde daha sık olarak ortaya çıkabilmektedir.

İlginizi çekebilir: Köpek Vitaminleri

Tümörün yayılma hızının yanı sıra boyutu da hastalığın ilerleyişini belirleme de önem arzeder. 2 cm den daha küçük tümörler 1. Aşamayı, 2-4 cm arasındaki tümörler 2. Aşamayı, 4 cm den daha büyük olan tümörler ise 3. Aşamayı ifade etmektedir. Vücudun farklı bölgelerinde görülen ve metastazik olarak değerlendirilen yayılımlar ise hastalığın 4. Aşama da olduğu şeklinde yorumlanmaktadır.

Köpeklerde ağız içi tümörleri arasında olan oral melanomun öncelikli tedavisi tümörün cerrahi olarak uzaklaştırılmasıdır. Ancak tümörlerin pek çoğu, hasta sahibi tarafından fark edilene kadar çenenin kemik yapısına da yayıldığından çene kemiğinin alınması da söz konusu olabilir.

  • Fibrosarcom

Çoğunlukla genç yaştaki köpeklerde görülen kötü huylu ağız tümörlerindendir. Genellikle Golden Retriever ve Doberman Pinscher ırklarında fibrosarcom’a karşı bir yatkınlık durumu söz konusudur. Ayrıca büyük ırk köpekler ve erkek köpekler tümöre daha fazla maruz kalırlar.

Tümörün varlığı halinde aşırı salyalanma, ağız kokusu, deformasyon, yemek yemede zorluk ve elbette buna bağlı olarak kilo kaybının meydana gelmesi, her zaman olmasa da ağızdan gelen hafif kanamalar dikkat çekici olabilir. Tüm bu tür belirtilerin zamanında fark edilmesi ve hemen bir tedavi planı oluşturulması hastalığın iyi yönde gelişmesi açısından çok önemlidir.

Lezyonlar bağ doku kökenli, pembemsi renkli, bir sapı bulunmayan et görünümlü yapıda kitlelerdir. Genelde diş eti ya da damak gibi yumuşak dokularda yerleşirler. Çoğunlukla yavaş büyüme eğiliminde olan fibrosarcomlar ayrıca çok fazla diğer organlara yayılma eğilimi de göstermezler. Bu nedenle de operatif yaklaşımlarla yapılacak tedaviden olumlu sonuçlar alınabilir.

Köpeklerde ağız tümörleri
Köpeğinizin salyasında artış, gittikçe belirginleşen kötü kokulu bir nefes, yemek yerken veya yutarken zorluk yaşaması ve ağız çevresinde ve içerisinde göze çarpan şişkinlikler acilen bir veteriner hekim ile konuşmanız gerektiğine işaret edebilir. Eğer yeterince erken davranabilirseniz başarılı bir tedavi şansınız artacaktır.
  • Squamous Cell Carcinom

Orta yaşın üstündeki köpeklerde daha çok görülen kötü huylu tümörlerdendir. Bu tümörler hem gevrek görünümlü kitleler halinde, hem de ülseratif lezyonlar şeklinde görülebilir ve çoğunlukla da  kemik dokuya yerleşmişlerdir. Tümöre maruz kalan köpeklerin çoğunda bölgesel lenf düğümleri de etkilenerek büyüme eğilimindedir.

Ağız boşluğunun arka bölümlerinde yerleşen tümörler çok hızlı bir şekilde diğer dokulara da yayılarak metastazlara neden olurlar. Diğer taraftan bademcikler, diş çevresindeki dokular, yumuşak damak gibi bölgelerde ortaya çıkan tümörler ise bulundukları terde yaygınlaşsa da metastazik özellikleri çok daha düşüktür.

Hasta da görsel olarak meydana gelen değişikliklerin yanı sıra salya miktarında artış, ağız da ara sıra kanamalar, kötü kokulu bir nefes, yemek yemedeki zorluğun yanı sıra yutmada da zorluk ve buna bağlı olarak şekillenen hızlı kilo kaybı dikkat çekicidir. Müdahale de gecikilen olgularda diş dökülmeleri gözlenmesi de mümkündür.

  • Epulis

Epulis çoğu zaman diş etlerindeki iyi huylu tümör olarak da değerlendirilebilir. Histolojik olarak 3 farklı türü vardır. Bunlardan fibromatöz epulisler yaygın olarak görülmekle birlikte iyi huylu tümörlerdendir. Özellikle Boxer ırkında oldukça sık karşılaşılan bu tümörler basit bir koterizasyon ile bile kolaylıkla tedavi edilebilir.

Akantamatöz epulisler ise alt çene veya üst çenenin orta kısmındaki diş etinde yerleşir. Çoğu zaman orta yaş ve üstü dişi köpeklerde görülen kötü huylu tümörlerdir. Bulundukları bölgeye çok sıkı ve derinlemesine yerleşen bu tümörler pembe renkli ve etli bir kitle şeklindedir. Tedavi konusunda geç kalınırsa yüzde şekilsel olarak ciddi bozulmaların yanı sıra çiğneme zorluğu ve çenenin işleyişinde bozukluklara da neden olabilir.

Genç köpeklerde daha çok görülen ve bazı viral etkenlere bağlı olarak şekillenen tümöral oluşumlar nadirde olsa ağız içinde görülmektedir. Bu tür tümöral oluşumlar çoğu zaman bulaşıcı papillom karakterindedir. Bir örnek vermek gerekirse, sadece köpeklerde görülen Transmissible Veneral Tümör (TVT) ler bulaşma yolu ile ağız içinde de tümöral oluşumlara neden olabilmektedir.

Köpeklerde görülebilen nazal tümörler de bazen ağız içinde tümör oluşumuna neden olabilmektedir. Bu tümörler burundan köken alırlar ve damak boyunca yayılarak ağız içine geçerler. Bu tür tümörlerde karakter olarak iyi veya kötü huylu olabilirler. Eğer burundan gelen bir akıntı söz konusu ise nazal kökenli tümörler hatırlanmalı ve akıntının görünümüne ve şiddetine dikkat edilmelidir.

Köpeklerde Kanser ve Belirtileri konulu yazımızı da okumak isteyebilirsiniz.

Benzer Yazılar

%d blogcu bunu beğendi: